Zamanın akışı, birçok mesleği ve sanat dalını etkileyip unutulmaya terk etse de, 87 yaşındaki usta zanaatkar her gün atölyesine adım attığında, geçmişiyle geleceği bir araya getiriyor. El emeğiyle yaptığı ürünler, sadece birer malzeme değil, aynı zamanda kültürel bir mirasın parçası. Kendi deyimiyle, “Bu iş benim yaşamım, her bir dikişle hayatımı süslüyorum” diyen bu değerli zanaatkar, yalnızca bir meslek değil, bir tutku da taşıyor kalbinde.
Usta zanaatkar, genç yaşlarında başladığı mesleğini hiç bırakmamış ve her geçen yıl bu alanda kendini geliştirmiş. Küçük bir köyde başlayan hikayesi, yıllar içinde ona sadece mesleki bilgi kazandırmakla kalmamış, aynı zamanda el işçiliği konusundaki felsefesini de şekillendirmiş. "Siz değil, el becerisiyle birlikte bir parça ruhumuzu da katıyoruz yaptığımız işlere," diyor. Zanaatın inceliklerini öğrendiği ustaları, ona sadece teknik bilgi sağlamakla kalmamış, aynı zamanda mesleğinin ne denli kıymetli olduğunu da öğretmişler. Tam 70 yıldır bu mesleği icra eden usta, özenle elden geçirdiği her ürünle tarihine ve kültürüne bir damla daha katıyor.
El emeği ile yapılan ürünler, günümüzde giderek azalan ve unutulmaya yüz tutan bir sanat haline geldi. Ancak bu usta, geçmişteki bilgiyi genç nesillere aktarma misyonunu üstlenmiş durumda. Gençlere ustalıklar öğretmek, meşguliyetini artırmanın yanı sıra zanaatın geleceği için bir umut ışığı olmaktadır. Zanaatkâr, gençlere sadece teknik bilgi vermekle kalmayıp, aynı zamanda işin zorluklarını, sabrın ve azmin önemini de aşılıyor. “Her dikiş, yaşamda bir ifadedir. Sabır ve azim ile birleşirse, insanı hayatta gerçekten tatmin eden başarıların kapılarını aralar,” diyor. Usta, gençler için düzenlediği atölyelerde sadece el becerilerini değil, aynı zamanda takım çalışmasını ve yaratıcı düşünmeyi de teşvik ediyor.
Bu çabaları, sadece kendi mesleğini yaşatmakla kalmıyor, aynı zamanda toplumda bu tür değerlere olan ilgiyi artırıyor. Usta zanaatkar, “Unutulmaya yüz tutmuş bu el emeği sanatını yaşatmanın yolu, onu gelecek nesillere ulaştırmaktan geçiyor,” diyerek önemine vurgu yapıyor. Yaptığı her eser, geçmişin estetiğini geleceğe taşırken, aynı zamanda içinde yer alan hikayeleri de yaşatıyor. Onun ürünleri, kişiye özel tasarımı ve estetik değerinin yanı sıra, geçmişin ruhunu da taşıyan birer sanat eserine dönüşüyor.
87 yaşına rağmen, zanaatkarın gözlerindeki tutkuyu ve enerjiyi görmek mümkün. Her sabah güne merhaba dediği atölyesi, hayat dolu bir mekâna dönüşüyor. Doğa ile uyum içinde tüm ürünlerini özenle hazırlayan usta, bu mesleğe duyduğu aşkı hiç kaybetmemiş. Her bir ürün, onun yaşam hikayesinin bir parçasını barındırıyor. Usta zanaatkar, “Gelecek nesillere bu mirası bırakmak, benim en büyük hayalim,” diyor. Bu cümle, onun sadece meslek hayatını değil, aynı zamanda bir sanatçının içinde taşıdığı tutkuyu da yansıtıyor.
El emeği sanatının sırlarını öğrenmek, bunu yaparken tarihimizle de yüzleşmek isteyenler için, usta zanaatkarın atölyesi bir tür okula dönüşüyor. Bugün, onun izinden giden genç bir topluluk oluşmaya başladı. Bu gençler, hem el işçiliğini öğreniyor hem de ustanın yaşam felsefesini benimseyerek geleceğe umutla bakıyorlar. Zanaatın getirdiği başarı, sadece malzemelerle değil, aynı zamanda o malzemelere ruh katmakla elde ediliyor. Bu rehberlik, onu ve eserlerini, toplumda önemli bir yer edinmemiş mücevher hâline getiriyor.
Sonuç olarak, 87 yaşındaki bu usta zanaatkar, el emeği sanatını yaşatarak hem geçmişi hem de geleceği birbirine bağlıyor. Mesleğini aşk ile icra eden bu değerli insan, genç nesillere de ilham vererek unutulmaz bir miras bırakmayı hedefliyor. Zamanın ruhunu ve kültürün kalbini her dikişte hissederek, bu işi gelecek nesillere taşımak için her gün bir adım daha atıyor. Zanaatkarlığın önemli bir rol oynadığı bu hikaye, sadece bir meslek değil, aynı zamanda yaşama dair bir tutku hikayesidir.